Hierapolis- Pamukkale
PAMUKKALE VE HİERAPOLİS ANTİK KENTİ
Pamukkale; beyazlığıyla ünlü eşsiz güzellikteki travertenleri ve Antik Hierapolis Kentinin sahip olduğu tarihi değerleri ile ‘’ Yaklaşık 200m. yüksekliğinde düz bir uçurumu yalayarak akan kalsit yüklü sular, bir dizi taşlaşmış şelaleler ve teraslı havuzlardan oluşan bir mineral orman oluşturarak, gerçek dışı bir manzara sunmaktadır. Hierapolis antik kentinin erken Hıristiyanlık dönemine ait yapıları da önemli bir kültürel değerdir.’’ kısa raporu ile, 1988 yılında, UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine alınmıştır.
Pamukkale’nin yapısını oluşturan traverten, çok yönlü, çeşitli nedenlere ve ortamlara bağlı, kimyasal reaksiyon sonucu çökelme ile oluşan bir kayadır. Pamukkale termal kaynağını meydana getiren jeolojik olaylar geniş bir bölgeyi etkilemiştir. Bu bölgede, sıcaklıkları 35 – 100 °C arasında değişen 17 sıcak su alanı bulunmaktadır. Kaynak, antik devirlerden beri kullanılmaktadır. Termal su kaynaktan çıktıktan sonra, 320 m uzunluğunda bir kanal ile traverten başına gelmekte ve buradan 60-70 metrelik kısmı, çökelmenin olduğu traverten katlarına dökülmektedir. Burada su, ortalama 240-300 m yol kat eder. Kat kat havuzcuklarında ve kat kat seddelerinde, ç
ökelmekte olan kalsiyum karbonat, başlangıçta bir jel halindedir. Zaman içerisinde sertleşmekte ve ‘Traverten’ olmaktadır.
Aşırı miktarda kalsiyum bikarbonatın bulunan termal suyun yüzeye çıkışı sonucu karbondioksit açığa çıkar ve kalsiyum karbonat çökelir. Çökelme, termal sudaki karbondioksitin havadaki karbondioksit dengesine gelinceye kadar devam etmektedir.
Eski Hierapolis kenti, toplam 2700 metre uzunluğunda, 600 metre genişliğinde ve 160 metre yüksekliğindeki beyaz “kalenin” üzerine inşa edilmiştir. M.Ö. 190 yılında II. Eumenes tarafından kurulmuştur. M.Ö 2. yüzyılda Roma egemenliğine giren şehir, altın dönemini bu zamanlar yaşamış ve depremlerle yıkıldıktan sonra tamamen Roma mimarisiyle bezenmiştir. İsa’nın havarilerinden Aziz Philippus’un burada öldürülmesi, şehre dini bir önem de kazandırmıştır. M.S. 395’te Bizans’ın, daha sonra 1210’da Anadolu Selçukluları’nın sınırları dahilinde kalmıştır.
Tedavi amacıyla da kullanılan Pamukkale ve Hierapolis, yeraltı suları sayesinde, tarih boyunca turist çekmiştir. Hamam, yolcuların yıkanarak şehre girmeleri için şehrin dışına inşa edilmiştir. Tiyatro kapasitesinin 9.500 kişi olmasından dolayı şehir nüfusunun 95.000-100.000 arasında olduğu tahmin edilmektedir. Tiyatrosunun tasarımından burada gladyatör dövüşleri de yapıldığı anlaşılır.
Şehrin giriş kapısında işlenmiş olan Medusa figürü, tanrıça Medusa’dan korunmak için yapılmıştır. Bu inancın Türk kültürüne nazar boncuğu olarak geçtiği sanılmaktadır.
Yorumlar
Yorum Gönder